bi hafta oluyor, iki parmakla tutup yediğim soğumuş zeytinyağlı biber dolmaları güzeldi

yaptığım meyve şarabını içmekten.
tek başıma konsere gidip güzelce içip bütün gece dans etmekten.
kızımla yağmur başlayınca havuza atlayıp sarılıp yüzmekten.
meyhaneye gidip eşimle içip muhabbet etmekten
üç deha ile aynı anda sohbet etmek gibi olan bir kitap okumaktan. (GEB)

evet biraz sefa pezevengiyim.

Evde ilk defa pizza yaptim gecenlerde. Dehşet bir şey oldu. Her ısırığı ayri zevkti cidden.

Masaj abi.

aklıma cinsellikten başka bir şey gelmiyor

Motosiklet sürmek.

Üç kitap bitirdim, sayfa sayısının az olması bir etken olabilir, ama haz aldım sonuçta. Hedef koyup ulaşınca alınan bir haz benimkisi.
Yaşamak, yaşıyor olmak ve hayatınızda olan olmayan güzel şeyleri düşünmek de yeterli haz almak için.
Önemli olan bakış açısı.

Ormanda 10 km koşup iç organlarımın zıpladığını hissettiğimde büyük haz duydum 2 gün önce.
1 ay önce de küçük kardeşime hayatındaki ilkleri yaşatırken en büyük manevi hazzı duydum.

gecen hafta orta sahadan gol attim. millet pek umursamadi ama ben bir hafta onu dusundum :D

bir is gorusmesi icin assignment (ev odevi gibi bir sey) verdiler. bir haftalik isi iki gunde bitirdim. cok super hissettim. ama geri donus yapmadilar daha :P

oyku denemelerimden biride bana inanilmaz bir haz verdi. ama onu da pek kimse okumadi :) yine de iyi hissettiriyor

Motosiklet kullanmak+1

Arkadaşlarımla 3-4 günlük tatile gittim. gittiğim yer, orada bulunan diğer tatilciler, mekan çalışanları, her şey mükemmeldi. Büyük bir haz duyduğum bir tatil oldu.

Kullanmıyorum. Birde hindistan cevizi yağı tüylenme yapıyor diye okumuştum.

Sürdükten sonra emilmesini beklerseniz sorun olmaz bence. Nihayetinde makyaj bazı niyetine çeşitli yağlar var piyasada.
Kuruluk hissettiğimde kantaron bile sürüyorum ben yüzüme. Bir süre sonra da makyaj (tabii kışın) Tüylenme iddiası yüzünden bir argan ve badem yağından uzak duruyorum.

Aa beze miiii :o
Bende hic olmadi ama komedjfjfk falan diyorsaniz surmem bi daha :)

Yağ yerine cildinize uygun bir nemlendirici kullansanız daha iyi olur. Makyajı tutsun istiyorsanız doğrudan makyaj bazı da kullanabilirsiniz.
Bir de komodojenik olması bir kenara, yağlı yağlı durup tabiri caizse makyajı kusma ihtimali yüksek geldi bana.

cildim aşırı kuru, bende ne yağlanma ne komedon yaptı şimdiye dek, bir küsur yıldır kullanıyorum :) hatta sürdükten sonra yüzümde o yağ görüntüsü bile olmuyor 3 dk sonra.

Komodejenik mi bilmem ama çok iyi antibakteriyel. Günlük bakımımda kullanmam ama göz altına arada sürerim efso birsey. Hatta arada tüm yüzüme. Burdaki kişiler bence daha hindistancevizi yağı mucizeci ile karşılaşmamış.

shea butter kullanabilirsiniz, göz kapağına uyguluyorum ben baz görevi görsün diye. şimdi baktım komedojenik değeri sıfırmış eheh

sensodyne white bi şey
bi ara paradontax şeyettiydim ama bu iyi

Sensodyne+1

powerdent

En ucuzunu aliyorum. Bildigim markanin ucuz versiyonunu. Hatta hicbir temizlik urununun birbirinden farki olduguna inanmiyorum. En ucuzu hangisiyse onu aliyorum.

indirimli mi bilmiyorum ama sözde denk geldiğim indirimlerden alıyorum marka farketmiyor ikili üçlü satılanlar maksat uzun süre idare etsin. sensodyne white'ı cidden sevdim ama ağzı da yakmıyor değil.

paradontax

Eşim diş hekimi, ondan önce sensodyne kullanyordum, o farkı yok diyor. Hangi mümessil promosyon getirirse onu kullanıyoruz :)

Ama yumuşak diş fırçası konusunda hassasız.

mümessil hangisini getirirse. diş hekimiyim ama üsttekinin eşi değilim:)

splat bio active kullanıyordum ben de, son zamanlarda fiyatı yüksek geldiği için colgate'in herhangi bir diş macununu aldim :/

en ucuzu hangisiyse onu aliyorum. son aldig 100 ml’si 2,65 lira idi.

bir hocam (kimya mühendisi) en ucuzu hangisiyse onu alın hepsinin temel içeriği aynı demişti.

Emwy'nin yeşil etiketli naneli bir diş macunu var doğal, onu.

tadı güzel ve ağzı ferahlatan, nane aromalı falan ne varsa onu alıyorum genelde. Diş macunundan tek beklentim sabah ağzımda oluşan kötü tadı yok etmesi. Bazı diş macunları daha kötü bi tat bırakıyor uyuz oluyorum

paradontax

curaprox black&white

white fang ve the grey ilk aklıma gelen filmler.

Eight below.

Yenilerden Alpha var. Eskilerden Survivre avec les loups ve La jeune fille et les loups fena değildi.

doğrudan bu film geldi aklıma ama izlemediğim için tam istediğin gibi mi bilemeyeceğim.

www.imdb.com

Elbette ki Tarkan ! Daha kurtlu bir hikaye aklıma dahi gelmiyor

wolf's rain
wolf totem
wild (2016)

Loup

Wild demeye gelmiştim benden başka izleyen varmış :)
www.imdb.com

karanlik ve aydinlik

bu ne ya hahah yaa, yılan derisi gibi gözükür, ortamlarda dedem cobra dersin kim nerden bilecek.

i.redd.it

Kare kare pullar hariç yuvarlak çiçekli şeyi ve içindeki yazıyı yaptırırsan gayet estetik durur. Renkleri ve tarzı çok beğendim.

iyi çizen birini bulursan nefis olur

arka fon ve çerçeve eklenmezse, renkler biraz daha belirgin yapılırsa güzel durur.

renkler çok hassas aynı şekil çok iyi bir dövmecide çizilir ama renkler verilemez. pişman olma garantili dövmelerdendir

Sadece çelenk ve yazı uyarlanırsa (mozaik yapısı verilmeden) güzel olur

Renkleri canlı olursa güzel olur+1 Ama mozaik görüntüsü dövme de nasıl görünür bilemedim. Mozaik görünümlü dövme örneklerine bak bence mutlaka yaptırmadan önce. Bir de nerene yaptıracaksin bu da önemli.

Igrenc gorunur. Dovme olmaz bundan.
Seffaf stickera falan bastirip koluna yapistirip bir bak.

ilk olarak ben beğenmedim, güzel olmaz "bence" bu.
ikinci olarak oldu da yaptırmaya karar verdin, çok iyi bir dövmeci bulman lazım.
elbette yapılır bu neden yapılmasın ama dediğim gibi çok iyi bir dövmeci lazım.

kare, pul konusuna takılınmış ama o taşların boyutları aynı ve simetrik değil. yani yılan derisi vs. gibi görünmeyecek; aksine taşları irili ufaklı, biri sağa diğeri sola yatık, gerçek bir eski mozaikte olduğu gibi görünsün istiyorum.

örneklere baktım ama benim istediğim gibisini göremedim, hep aynı boyda, cidden pul gibi görünenler var. mozik olduğunun belli olmasını istiyorum, yani öyle taş taş görünmeyecekse bir anlamı yok.

böyle ince işler konusunda uzman dövmeci tavsiyeniz varsa iletirseniz direkt kendisiyle iletişime geçerim, onlar daha net bir şey söyler diye umuyorum.

2 sene önce 260 tl uçuş, 100 tl fotoğraf parası vermiş bir arkadaşım.

2016 yazinda 330 tl vermiştim foto dahil

2017 mart 150 liraydi. Fotoğraf filan da dahildi. Yaz sezonu olmadığı için ve biz 3-4 kişi birlikte kayit olduğumuz icin hesapli geldi. Birde ordaki ucusu yapan hocalarla paraşütçü olduklarini bilmeden muhabbet kurduğumuzdan indirim yaptılar.

yamaç paraşütü yapıyorum. fethiyede tandem uçuşlar şuan en az 300 tl galiba. ama biraz daha fazla verip skysports ya da reaction dan falan uçun. pazarlık yapmaya çalışın.

skysports ile ucmustum 3 yil once digerlerine gore pahaliydi ama kafa rahat gittim ve keyifli bir ucustu.

Daha bu gün yaptım, pişmanım

Bu özgüven eksikliği ile alakalı. Ben eğer benden istenileni yapmazsam, hayır dersem beni sevmezler, istemezler, dışlanırım tarzı düşünceler sebebiyle oluyor. Kendine güven ve kendini ifade etmekten çekinme. Herkesin seni sevmesine ihtiyacın yok.

Bunun için terapiste gittim. Sadece bu değil bir kaç başka şey için gittim altından neler neler çıktı.

Sebeplerden birisi rock n roll’un dediği şey. Herkes beni sevsin diye düşünüyormuşum ben de. Saçma bir şey. Herkesle iyi geçinmek, herkes tarafından onaylanmak, herkesin aklında “oha ne iyi insan” diye yer etmek zorunda değiliz.


Tabii bu farkındalığa kendin varabilmem lazım. Bunun için ben çok büyük çaba harcadım. Terapistim de çok yardımcı oldu. Olay en sonunda annemle olan ilişkime kadar bağlandı.

Şu an çok daha iyi durumdayım. Artık hayır diyebiliyorum. Sınırlarımı koruyabiliyorum.

Başkaları üzülmesin diye istemediğiniz şeyleri yapar mısınız?
Söz konusu ne olduğuna bağlı ama ben çoğunlukla yapmıyorum. Yaptığım zamanlar ise isteyen kişi annemse ve yapmadigimda uzulecekse ya da benim faydama olacak bir şeyse yapıyorum.

Valla nasıl atlatilir konusuna gelince hayir demekle dunyanin sonunun gelmeyecegini ya da sirf hayir dedin diye sana darilacak/ seni silecek bir insanin hayatında olmasa da olur diyeceğin biri olduğunu dusunebilirsin.

eskiden ben de öyleydim. herkes beni sevsin istediğim için ilkokulda salak gibi paramı falan kaptırırdım. hayır dediğimde, kendi duruşumu sergilediğimde insanların beni sevmeseler bile saygı gösterdiklerini görünce aştım o takıntımı. şimdi de tam tersi oldum ama. birisi beni fikrimden vaz geçirmeye çalıştığında zekama saygısızlık yapılıyormuş gibi hissedip agresifleşiyorum. o da ayrı problem. arayı bulmak lazım.

%80 yapmam, genelde bunu yapmamak benim icin ne kadar onemli, yapmam karsi taraf icin ne kadar onemli seklinde degerlendiriyorum. Dediginiz seyin nedeni yukarda yazilanlara ek olarak zayif karakter ve kendi sinirlarinizi ortaya koyamamakla ve bunlara bagli kalamamakla alakali.

Trinity and beyond

Ben en son Victor Jara belgeselini izlemiştim netflixte. Victor Jara’nın katlediliş sürecini ve eşi Joan Jara’nın verdiği hukuk mücadelesini ele alıyor. Tavsiye ederim.

netflixte seri katik ted bundynin heö filmi hem belgeseli vardı

aynj şekikde 140 journos bold pilot belgeseli üzerine bizim için şampiyon filmi

One strange rock

exit through the gift shop. en sevdiğim belgesel olabilir.

bu sene izlediğim icarus da iyiydi. searching for sugar man geldi bir de aklıma ama izlemişsinir muhtemelen.

12-18 yaşlarında deli gibi black metal dinlerdim. Hala sorarım kendime. Niye bu kadar üzücü,sinirli, manyak ve kafa s*kıci şeyler dinliyormusum diye.

2-3 sene önce metal muzigi asla dinleyemeyecegimi düşünürdüm. Dinleyenleri garipserdim. Şimdi en sevdiğim tür. Sıradaki büyük lafim deep house için.
Edit favorim melodic death, epic, trash ve heavy metal filan.

17 - 18 yaşında metal dinlemeye başladım, uzun yıllar dinledim. e haliyle o zamanlar pop un her türlüsüne karşıydık. düşün metallica bile piyasa oldu diye dinlemezdik. neyse işte şimdi bir çok türle berabe pop da dinliyorum ama tabi öyle demet akalın, murat boz gibi saçmalıkları değil.

aabesk e her daim mesafeli oldum elimde değil. büyük laf etmek istemem ama bana öyle geliyor ki şu iki şeyi hayatım boyunca asla yapamayacakmışım gibi geliyor, biri zevkle oturup arka arkaya arabesk müzik dinlemek, diğeri de islamcı olmak.

ha ama arada müslüm gürses in falan şarkılarını açıyorum ama genel olarak araştırmacı ruhla dinliyorum. aynı zamanda flamenko dinleyicisiyim de, çok severim, böyle kimi parçalarda flamenko yapılarını, tınılarını, akor süreçlerini görmek çok hoşuma gidiyor.

Yılların progressive rock dinleyeniyim, yeni dönem Türk Indie gruplarıyla saatlerce dalga geçerdim şimdi hepsini dinliyorum. Hatta chill out, house falan yardırdım gidiyorum.

12 pop (tarkan- yakalarsam muck)
15 ayna
17 manga, mor ve ötesi, vega
20 metallica, manowar, judas priest
25 yok

32
Ah bu türküler,
Türkülerimiz,
Ana südü gibi candan,
Ana südü gibi temiz.
Türkülerde tüter dağ dağ, yayla yayla
Köyümüz, köylümüz, memleketimiz.
Ah bu türküler, köy türküleri,
Dilimizin tuzu biberi,
Memleket ahvalini onlardan sor,
Kitaplarda değil, türkülerde ara Yemen'i,
Öleni, kalanı, gidip gelmeyeni..
Ben türkülerden aldım haberi.
Ah bu türküler, köy türküleri,
Mis gibi insan kokar mis gibi toprak,
Hilesiz hurdasız, çırıl çıplak,
Dişisi dişi, erkeği erkek,
Kaşı kaş gözü göz yarası yara,
Bıçağı bıçak.
Ah bu türküler, köy türküleri,
Karanlık kuyularda açılmış çiçekler gibi,
Kiminin reyhasından geçilmez,
Kimi zehir kimi zemberek gibi.

Kardes ben bu aralar vaporwave dinliyom, su an bile utaniyorum ciddi ciddi bunu dinliyorum diye. Bir kac yila kesin degisecek. Ama bu aralar is yaparken devamli zevkle dinliyorum.

Tam onların tarzı mı emin değilim ancak Sarmaşık olabilir.

@amaranta ursula
izlemiştim

Çılgın dershane

Bergman izleyebilirsin

istanbul kırmızısı

martin eden'i okudum güzel kitap.

Valla herkes iclerinden okuduğu birini soyleyecek nitekim ben de Sineklerin Tanrısı ni diyecegim. Ama ben olsaydim o piti piti yapar rast gele birinden baslardim.

amaranta ursula +1, büyük bölümünü okudum ve hepsi çok güzel, çok tatlı eserler. şuna başla deyip de birini seçsem diğerlerine haksızlık olur. "boş yapma bi tane söyle işte aq" dersen martin eden derim. hangisinden başlarsan başla, hepsini okumaya çalış bence.

Yok abi boş yapma falan demem. Zaten bilerek isteyerek aldım hepsini de okuyacağım. Kararsız kaldım sadece.

bukowski

Martin Eden.

Ekmek arası hayatımda okuduğum en bayık, en insanın ruhunu darlayan ve hiçbir şey katmayan kitaptı bu arada.

açlık, yabancı, siddhartha

bu üçünü bir solukta okursun; illa üçünden birini seç dersen yabancı derim ama üçü de harika

en incesinden basla. once inceleri bitir. kalin olani en son oku.

Önce Açlık,
Sonra geniş geniş Sidherta,
Sonra yaban,
Sonra Dokuzuncu Hariciye Koğuşu der devam ederdim ben olsam.

Ama kesinlikle Açlık'ı da Sidherta'yı da aceleye getirme.

Ekleme:
Sineklerin Tanrısı da mı var? Onu 3 numaraya koy :)

Çok net Martin Eden.

İnsancıklar ya da sineklerin tanrısı(sonra filmini de izle)

Counter Strike

yemek <3 ama öyle her şeyi değil, çok güzel şeyler yemek. mesela antep katmeri <3 çok sevdiğim ve güzel yapımış bir şeyi yerken gözüm başka şey görmez. en mutlu olduğum anlardır.

sonra, gezmek, yeni yerler görmek.

@pati+1
Yemek yemek,yeni yerler görmek, müzik dinlemek, tembellik yapmak, yatmak filan.
Edit: aşk olsun yatmak da bi eylem neticede:/

"Etkinlik" diyor, "yatmak falan" diyorsunuz cık cık :)

"Yatmaklı kalkmaklı" ve "tembellik"li yanıtlar bundan sonra tik alamaz, duyurulur :)

KDST açıp GTA SA'da Las Venturas'ta dolaşıp durmak. Böyle de vizyonsuz bir insanım.

Köydeysem, gece karanlıkta çeşmeden gelen su sesini dinlemek. İnanılmaz rahatlatıyor.

Buyuk bir seyi patlatmaj ya da atese vermek. Gercekten gozum baska sey görmüyor o anki hazdan. Atese zaafim var.
Sehir icinde apartman dairesinde yasayan biri oldugum icin her zaman imkanim olmuyor haliyle.

Güzel zaman geçirmek.

Bunun bin türlü şekli var ve bence bu varyasyonlar insanın birikimi ve hayatı algılama şekli ile alakalı olarak fazlalaşıyor.

En çok sevdiğiniz o şey, şey olarak uzun zaman sürdürebilir ve sevilir olarak kalamiyor maalesef.

Spesifik örnekler lütfen :)

Plak biriktirmek, aramak, bakımlarını yapıp temiz tutmak, her biri hakkında yeni şeyler öğrenmek mesela. Üzerine emek harcanıyor olması, daha da değerli kılıyor.

Knight online

Sevgilim, alkol, bisiklet ve kaybolmak o zaman. Yeterince spesifik olduğunu düşünüyorum.

Daha önce hiç görmediğim bir yerde saatlerce gezmek.

Müzik dinlemek ve yapmak, bu ikisi pür haz benim için daha ötesi yok ve olmayacak

Basketbol oynamak, özellikle dişli rakiplerle kıran kırana geçen maçlarda kendimi kaybediyorum

Playstation oynamak, yemek yemek, çizgi roman okumak, seyahat etmek

Kamp yapmak, yeni yerler görmek, gezmek, daha önce içmediğim içkileri içmek.

Kafayı koyduğum yerde uyurum

Analiz/ sonuç çıkarma

En iyi olduğum konu bu mu bilmiyorum ama reflekslerimin iyi olduğunu düşünüyorum.

Yemek yemek.

Kafamı koyduğum yerde uyurum +1

roman oynamak

Mal veya hizmet satmak

Plan yapma. Bir yere gideceğim zaman yiyeceğim yemekten, kullanacağım ulaşım araçlarına kadar planlarım.

200m destekli atis.

grafik tasarım, portre çizimde benzetme, tablolarla renk kullanımım. öff mükemmel miyim neyim yaaa!!!

bir de çok güzel 10 saat uyurum.
her zaman her yere çok güzel geç kalırım.


allahım her konuda çok iyiyim yaaa... (güneş gözlüklü cool emoji)

iradeli olmak, bişeyi yapacağım dersem yaparım.

İyi araba kullanırım içimde bir niki lauda var

okuduğum şeyleri hatırlamak

Cs go

Nivea 50 faktör kullanıyorum. Sabunla yıkıyorum normalde her gece ve her sabah. Duşta kese yapiyorum yüzüme bir de. Her gün kese çok sanki:/ cildi yıpratır o bence. Kahve ile peeling yapılabilir. Ben türk kahvesi içtikten sonra can sıkıntısından yüzüme sürüyorum. İyi geliyor bence.

Tonik kullanmıyorum. Kimyasaldan uzak durmaya çalışıyorum elimden geldiğince. Yüzüm için pirinç sabunu kullanıyorum. bazen ipek kese bazen amantranın dediği gibi kahve ile peeling yapıyorum.

Tonik için güvenilir bir marka öneriniz varsa göz atabilirim.

Makyaj yaptığım zamanlar temizlediğim şekilde arındırıyorum. Clinique take the day off ile yağdan ve üründen arındırıp (en ufak kalıntı bırakmıyor) temizleme jeliyle yıkıyorum. Sonra arkasından tonik olarak gül suyu uyguluyorum. Clinique temizleyici ağır makyajlar İçin aslında ama güneş kremi, rimel gibi kalıntılar İçin kullanıyorum ben.

Önce Garnier Micellar su ile siliyorum, sonra köpürtüp yıkıyorum. Güneş kreminden bağımsız olarak normal makyajı da böyle temizliyorum.

Aynı yüz kremini kullanıyordum, akneli cilt için olanını. Arınmadığını ve kaşındırdığını düşündüğüm için Bioderma'ya geçtim.

ben kendim tonik yapıyorum. yeşil çay, maden suyu, salatalık suyu, hindistan cevizi suyu, istediğinizi koyabilirsiniz. hem pamuğa döküp kullanıyorum hem de istediğimde doğruca yüzüme sıkıyorum tazelemesi için.

the byrds - turn turn turn
open.spotify.com
youtu.be

reırique limbo mu oynuyosun oklavayla

open.spotify.com

yakmıyor elimi artık bu kaynar sular

Ben şunu bırakayım.

www.youtube.com

youtu.be

youtu.be
Bloody mother fucking asshole-Martha Wainwright

astrid efsoymuşş

m.youtube.com

Tezcanliyim. Bir şey hemen olsun isterim.

Dakikim. Çoğu zaman erken uyanmasam da randevum vs. olduğunda 2 saat önceden gidiyorum. Sonra mal gibi bekliyorum, canım çıkıyor.

Mukemmeliyetciyim. En kötüsü de bu. Bir şey ya iyi olmalı ya da olmamalı. Ya hep ya hiç. Bir sey mukemmel olmadığında hepten vazgeciyorum, bu sefer elimde hicbir sey olmuyor. :D

maymun iştahlıyım. her şeyi yapmak istiyorum. hiçbir şeyi tam manasıyla yapamıyorum. bu aralar, matematik çalışıyorum, piyano öğreniyorum, hırka örüyorum, makamlı kuran öğreniyorum, ve bir sürü kitap aldım. önceliğimi belirleyemiyorum. gömlek dikiyorum.

Valla epey düşündüm de beni epey rahatsız eden sevmediğim bir özelliğim gelmedi aklıma:/
Ama ille de bir şey yazmak gerekirse birinden çok çabuk soğuyabiliyor ve eskisi gibi olamıyorum. Sanırım birilerini kolay harcayabiliyorum.

Over-analyzing.
Fazla düşünme, fazla araştırma.

Sevdiğimi tam sevmem, bu o kadar da kötü değil de, sevmediğimi hiç sevmemem.

çok gergin ve anksiyete manyağıyım. bir kısmını "psikolojik rahatsızlık" olarak değerlendirip sorumluluğu belki üzerimden atabilirim ama kesinlikle karakterime de sirayet etmiş bir şeyler var. bazı insanlar normalde pamuk gibidir ama çeşitli sebeplerle "hastalanmış" ve çok endişeli olmuştur. ben öyle değilim. kontrol delisi denemez de her şeyi tam anlamıyla idrak etmek, her şeyin nasıl ilerlediğini bilmek zorunda hisseden birisiyim. o nedenle bir şey plana göre gitmediğinde veya olması gerektiğini düşündüğüm şekilde gerçekleşmediğinde acayip sinirleniyorum.

otobüs 10:30'da kalkacak diyelim. normalde de yol 15 dakika sürüyor olsun... her ihtimale karşı 10:15'te yerimde olmaya çalışırım. bu yüzden 10:00'da çıkmam lazım. yolda sorunla karşılaşma ihtimaline karşılık bir 15 dakika daha erken çıkarım.

normalde "aa negzel temkinlisin işte, işini garantiye alıyorsun, hiçbir yere geç kalmazsın" dersin di mi? 6 saat önceden gitmiyorum sonuçta. ama ben işte 09:45'te evden çıkıp da 09:58'de durağa/terminale varırsam çok sinirleniyorum. hayat olması gerektiği gibi akmıyormuş, birisi her şeyi bozmuş, çomak sokmuş gibi hissediyorum.

bu beni inanılmaz üzüyor. planlamadan, gelişine yaşamak istiyorum. tutmak, anlamlandırmak, sindirmek, akışına tanıklık etmeksizin öylece yaşayıp gitmek... yapamıyorum.

5 yaşındayken bile vardı bende bu. arkadaşlarımla oyun oynarken bir köşeye oturur, daha iyi konsantre olabilmek için gözlerimi kapatıp kulaklarımı ellerimle tıkar, o ana kadar olanları kronolojik sırayla geçerdim aklımda: evden çıktım, parka geldim, ilk önce şunu oynadık, daha sonra buna geçtik, şu an böyle yapıyoruz... o ana kadar olan her şey kronolojik biçimde aklıma girmeliydi.

param olsa doktora gideceğim bunun için ama yok. şu an tabii ki bir köşeye geçip gözlerimi kapatmıyorum ama bu kontrol manyaklığı hala var. ironik bir şekilde hiç mi hiç "normal" bir hayatım olmadı - hep olumlu veya olumsuz değerlendirildi herkesçe.

bu özelliğimi hiç sevmiyorum işte. ben şimdi çıkıp sokakta yürüyüş yapabilmeyi, kafamı boşaltabilmeyi istiyorum. neblim canım sıkıldı diye sahile inmeyi, kitap okumayı, yapmayı tasarlamış olduğum bir şey o an için çekici gelmediyse onu bırakmayı...

yok, olmuyor. disiplin falan değil benimkisi. öyle bir şey değil anlattığım. tamamen mental bariyer, başka bir şey değil. kendi kendime koyuyorum. beni neyden koruduğunu, ne işime yaradığını da anlamadım. düşünmeden, sindirmeden yaşarsam boşa gidecekmiş ve bir anda kendimi ölüm döşeğinde bulacakmışım gibi hissediyorum.

bazen zihinsel bir engelim olduğunu düşünüp üzülüyorum. sanki bir şeyleri algılayamıyormuşum, zekâm yetmiyormuş, dünyayı işleyemiyormuşum da normal bir insan beynine kıyasla çok daha fazla mücadele etmem gerekiyormuş gibi... doktora gideceğim diyorum da gitsem ne olacak sanki, "aaa deli midir nedir" deyip gönderir, ne çıkacak?

Ölümüne tembelim. Çoğu kolayca halledilecek işi erteleye erteleye çıkmaza sokma gibi bir yeteneğim var.

iş görüşmelerinde sorulduğu zaman verilen cevaplar bunlar, gömerken övme... abiler yapmayın cidden bunlar mı sadece?

tembelim +1 erteleme +1
doksaniki kardeş sen ben misin :-)

Çabuk parlıyorum
Üşengecim
Dağınığım

@der meister +1, okurken kendim yazmışım gibi hissettim. Kontrolümde olmayan ufacık şeylerde bile inanılmaz gergin ve mutsuz oluyorum. Bir olayı/konuyu tüm boyutlarıyla bilmeden hakim olmuşum gibi hissedip varsayımla hareket edemiyorum. Tümevarım yeteneğim sıfır. Yorucu bir hayat oluyor tabii, o yüzden daha rahat olmak isterdim açıkçası. Param olsa bile bunlara kalıcı çözüm bulunacağına inanmadığım için yardım alır mıyım, bilmiyorum. Normal bir insanın bunu "mış" gibi yapmadan anlayabileceğini düşünmüyorum çünkü.

@der meister - @piremses +2

çok bencilim
neredeyse her konuda ilk önceliğim kendim
ve öfkem bazen çok kontrolsüz olabiliyor

Üşengecim, girişken değilim, hayatın hiçbir alanında adım atmıyorum. Hayat geçip gidiyor ve ben bir köşede hobilerimle ilgileniyorum, film vs. izliyorum. Aktif biri değilim. Hem sosyalleşsem keşke diyorum hem de insanlar beni aradığında açmıyorum, mesajlarına ertesi gün falan dönüyorum, görüşmüyorum kimseyle.

Daha çalışkan, hırslı ve arkadaş canlısı birisi olmayı isterdim.

Ekstra bir şeyler yazayım.

Kendimi ikna edemiyorum. Hep bir üst sınır var. Benim içinde beynimde bir anahtar deliği var. Bir türlü açılmıyor. Anahtarı çeviriyorum çeviriyorum, kilit dönmüyor. Dönmediği için kendimi ikna edemiyorum. Dönse kendimi ikna edeceğim. Bununla birlikte Kilit dönse bütün gizemler çözülmüş ve bütün soracaklar cevaplanacak sanki.

Rollingstonesoğlu

Plakçalar

@scheherazade alınabiliyor

süpertitiz on numero.

Bananahammock

Az bilinenoglu.

Yöreoğlu
Ziyagil

hehe

Üzümyemezoğlu

kıral.
kral gibi ama değil.

süpertitiz +1

tabutta rövaşata'cılara selam.

Adını yazsan daha şık öneriler gelir aslında ama değişiklik sonrası direkt ifşa olur :)

Yılkı olsun. Kelime olarak da hayvan olarak da asil bulmuşumdur yılkıyı.

Başkan
Reis
Müdür
Osmanoğlu
İmamoğlu
Erdoğan

erdogan? memleketteki en prestijli soyadi

Koramiral Mehmet Otuzbiroğlu vardı hey gidi.

Ama bence Wakabayashi.

Koç veya Sabancı. Orjinalliği boşver, karizması olsun.

dakikason bayılıyorum hem isveç havası var hem de ben böyleyim karşim son dakika karar değiştirebilirim.

koç yap hem kısa hem tertemiz anlaşılıyor. soyadının doğru yazılması için beş kez tekrarlamak zorunda kalmazsın ne güzel :-(

verderveremem

duyduğum en komik olmadan orijinal olan soyadları: evrentan, karavus, kanatsızkuş. yardımcı olur belki.

Hasan

Nigger

pinkfloydoglu

Dakikason ne kahkaha attım:d

Mika olsun. Hem ingiliş menşeli gibi hem de türkçede de yeri var.

O değil de soyadı istediğimiz gibi değişiyor mu yav?

Kıral +1

yılmaz.

kalabalığa karışır gidersin.

Benim duyduğum türk en karizmatik soyadlarından biri "Toogood", siz de "Mükemmel" diyebilirsiniz kendinize.

"Böyle şeylerin lafı mı olur aramızda, bugün ben ısmarlarım, iş bulunca da sen ısmarlarsın. Bu kadar Alman usulü kafasında olma."

Evinizde sandvic hazirlayin. Likonata yapip pet siseye doldurun. Yaniniza su da alin. Buyuk bir park ya da ormana goturun. Yuruyus yapin. Sonra oturun yiyin. Elma muz falan da alin. Yorulunca da onlari yemek icin mola verirsiniz. Batili dusunun, herifler bizden daha iyiler maalesef :(

Düşük bütçeli harcamalar yapabilirsiniz bence. Simit ayran olur sandviç olur. Illa bi kafede saatlerce oturmaya da gerek yok ki cok sacma bence. Yaşadığınız şehrin doğal güzellikleri illa ki vardir oralara yürüyüşe gidebilirsiniz. Bence 1 er elma 1 er simit ve 1 litre su ideal bir yolluk.

Eğer ismarlayinca utanacağıni düşünüyorsanız pietro'nun fikri mantıklı gibi. Moda ya da caddebostan sahile gidebilirsiniz, yanınızda yiyecek/ içecek götürürsünuz. Arkadaşınıza da 'sen de su, içecek gibi bir şey getirirsin bize' derseniz formaliteden de olsa o da katkıda bulunmuş olur, toplasanız 5 lira bile tutmaz. Böylelikle kendisini mahcup da hissetmez.

"üç kuruşun hesabını yapma lan pezevenk, çalışmaya başlayınca da sen beni biyerlere götürürsün ne olacak" deyin. bu lafı diyecek kadar samimi değilseniz zaten boşverin.

ayrica ucretsiz bir suru etkinlik var. bomontiada'da film gosterimi oluyordu. kadikoy agacev'de giris yok canli muzik var. bir suru muze haftanin belli gununde ucretsiz. antika pazari gezmek, tahtakale gezmek ucretsiz.

termosta kahve, karton bardak, katlanir sandalye, cekirdek

Valla bu samimiyetle ilgili. Bu kadar samimi olduğum bir kaç arkadaşım var. Onlar bu durumda "ya hacı sıkışığım" der,
Ben de
"ben hallederim lan ayıpsın" derim olur biter.

Sen gel hallederiz.

Baslatma paradan, bana suradan para geldi bunu arkadaslarimla harcayamayacaksam parayi napiyim. Gibi bir sey yeterli. Samimiyete bagli.

Ben zamaninda issizken arkadasim bana boyle demisti sagolsun, onda da cok yoktu, zaten bir yerlerde oturduk ymeek filan yedik.

tatil olmaz ama dışarı çıkıp şehir içinde takılmak çok da abartı olmaz. tabi bu iki haftada bir değil de ayda bir oluyor diyelim.

bir kere masraflarını üstlensen seni sponsor olarak görmeye başlar. yıllar geçti, işe girdi ama hala kahvesini birasını param yok diyerek ara sıra bana ısmarlatır. alışmış, beleş tatlı geliyor. buna rağmen daha bir bardak kahvesini içemedim. ben zaten istemem ama bu da benden olsun bir kez olsun demedi. borç batağına saplı olduğum yıllar oldu. daha bir kişiye param yok demedim. insan söylemeye bile çekinir.

@uskunalar ileri

neden cekinsin ki? neden cekinelim ki? herkesin zor zamani olur, parasizlik olur issizlik olur. bunlar hayatta herkesin basina gelebilir. en samimi arkadasima bunu söyleyebilmem lazim.

bizim türk insani kendini fakir olsa bile aristokrat filan saniyor. yok millete göstermeyecekmis fakirligi, millet söyle dermis filan falan.

daha 1 ay oldu bir hocamla konusmaya gittim, adamin babasi ülkenin en ünlü sporcularindan biri, villalari filan var, esi büyük bir uluslarasi kurumun basinda, muhabbette cruise gezisi olayi gecti, cok pahali o kadar param yok dedi adam. bizim millet ac kalsa da gider yapar.

bir arkadaşımız vardı. bizden sonra iş hayatına atıldı, okulu uzun sürdü vs. sürekli param yok deyip her şeyi bize ısmarlatırdı. tatile giderdi birilerinin yanında bedava konaklar yer içerdi. bizimle aynı meslekte olmasına, bizden daha az kazanmasına rağmen şimdi evi de arabası da var. cebinden hala çıkarıp 1 lira harcadığını görmedik. biz birilerine bir şeyler ısmarlamaya devam ediyoruz hala ne evimiz ne arabamız var.
konuyla alakası yok içimden geldi anlatmak istedim :)

Hiç borcum yok.

61 tl sadece.

125bin

320 tl kredi kartı

5bin ve biraz üzeri. ama ödemek istediğim halde sonra hallederiz diyor hepç

Hiç. harika bir şey:)

6 bin lira kadar borç var. 540 bin cıvari asla gelmeyecek olan bir alacagım var

35 bin falan vardır

3 bin kyk kaldı, 5 bin anneme borcum var.

10 civarı kyk, 5 civarı kredi kartı başka da borcum yok. yavaş yavaş öderiz.

Hemen ödemem gereken Yaklaşık 8000 tl. Bu gelir gider durumuna göre biraz zor . Bağkur u falan hiç bilmiyorum ne halde .

50 bin babama:(

16 bin kyk :(

20 bin TL KYK borcum var :(

12 bin KYK, 3 bin kredi kartı, 35 bin aileye ama bu çok da önemli değil.

280 bin ev kredisi, 160 bin araba kredisi, 220 bin yapılandırdığım vergiler, 100 bin civarı da taksitler borçlar falan cart curt

Uzun süredir borçları sıfırlamaya uğraşıp yaşam tarzımı minimum düzeyde harcamaya indirdiğim için yakında sıfır borç olacak. Ama şahsi borçlarım bunlar ailemin durumu iyi olmadığı için onlara da destek oluyorum. 4000 KYK + 3000 Kredi kartı borcum kaldı. Ailemin de 85 bin lira kadar borcu var.

330 bin TL

5 bin civarı kyk kaldı, 2 bin civarı da kredi kartına borcum var. Babamdan 3 bine yakın alacağım var.

40bin ihtiyaç kredisi. sadece yedim içtim sıçtım gezdim.

4500 kredi kartı

ortalama 5000 sağa sola.

An itibariyle, konut kredisi/bireysel kredi/kredi kartı/kmh vs toplam 153,565 TL+50,000 TL evdekilere.
Cuma günü 150,560 TL kalacak
2021 aralık itibariyle sıfırlanacak inşallah

kyk borcumu ödediğimden beri sıfır

Borcum yok. Cebimdeki parayla gelecek odemelerimi karsilasyirdigimda artidayim.

maaş hesabımda -2250 var. yani bankaya -2250 tl
KYK'ya 17bin
ev arkadaşıma 1100
ablama 1000

Kredi kartlarına toplam 2000TL borcum var ama birikimim de yok. Ne alacak , ne verecek var senin anlayacağın.

100 k civarı
Kart okul borcu

Koşmak için bir parkur belirle. Yakınlarda yürüyüş yolu olan park veya yol varsa oraya git. Caddede/sokakta falan koşma.

Freeletics
Paralı ama.

Ben bi ara 7 minutes workout adli bir uygulama kullaniyordum. Orda bacak/ karin/ kol ya da tüm vücut icin egzersizler vardi. Düzenli yapinca faydali oluyordu cidden ama tabi esas sorun da sürdürmekte. Ara ara hiit yapıyorum ya da ip atliyorum nette videolari var onlar da faydali olur illa ki. Onun dışında bu aralar challengelara sardim kol bacak vs kafama göre hedef belirledim yapıyorum. Dediğim gibi kendi başına yapmanin en büyük sorunu sürdürmekte. Umarım seninki sürekli olur. Kolay gelsin.

sana hayrına bir program atayım. 3 ay sonra kendine gel. Ama iyi beslenip programa harfiyen uyacaksın sonra sonuc alamadım deme. (program populer hayvan gibi bir hoca tarafından yazılmıstır)

mısır patlatma
fırıda zeytinyağlı biberli patates
hindi füme arası kaşarları tostta kıstırma
sucuklu tost yapıp parçalara bölme
dil peynirini galetaya bulayıp derin yağda kızartma

Valla ben tv izlemiyorum ama pcden bir şey izlerken genelde cips çikolata dondurma ve meyve filan yiyorum. Ya da 20 dakikalik dizi acip yemek yiyorum.
Siz de meyve tabağı filan hazirlayabilirsiniz.
Edit: Tarhana cipsini unutmuşum. Efsane güzel bir şey.

Meyve tabağı, cips, dondurma

patlamis misir bir seyler izlerken yemeyi en sevdigim seylerden biri

32.gün belgeselini izleyebilirsin.

www.youtube.com

Madimak Carina' nin Günlüğü adli bir film de var. Katliamda Türkiye' ye kadının toplumdaki yerini arastirmak icin gelen Carina Cuanna' nin günlüklerinden esinlenilerek çekilmiş. Belgeselleri izleyip ve okumalarinizi yaptiktan sonra bunu da izleyebilirsiniz.

32. gün

Aziz Nesin'in şu konuşmasını da tavsiye ederim: www.youtube.com Hatta sorularınıza yanıtlar da bulabilirsiniz.

tam aradığın şey: www.youtube.com

@azizdostumjack +1

kesinlikle kara bir gündü ancak oradaki tiyatro gösteri guruplarının daha medeniyet oturmamış bir iç anadolu şehrindeki gösterileri insanları tahrik etmiş. yaptıkları yanlış değil ama zamansız. daha bu ülkeye tahamül gelmedi. yolda el ele tutuşmanın bile garip karşılandığı bu ülkeye oradaki aydınlar çok çok fazla.

ayrica 'seytan ayetleri' kitabinin cevirilmesi olayini da arastirabilirsiniz. cevirenlerin tamami bagnaz kafalar tarafindan hedef olarak gosteriliyor (farkli ulkelerde). iki tanesi olduruluyor bildigim kadariyla, aziz nesin'i de iste yakmaya calistilar.

Hayırlısı olsun.

Tazminatı düşünüyorum ben o nedenle aklıma yatmıyor istifa etmek.

Siz nasıl göze aldınız acaba?

Bir yandan iş başvurusu yaparken bir yandan da tatil yapın. Alan ne bilmiyorum ama öyle çat diye de bulunmuyor iş malum.

Hayırlı olsun. Mutlu değildiysen en iyisini yapmışsındır. Bol bol dinlen yat uyu tatil yap.

az dinlen bir yandan da iş düşün kendine, koyverme. alışkanlık olur.

işi bul, anlaş; tatile çık.

Bi süre dinlen ama çok da abartmadan. Sonra alışmak zor olur

haklı nedenin varsa tazminatlarını bırakma işverene.

sevgili kardeşim. iyi yaptın. hayırlı olsun.

şimdiden iş başvurularına başla derim ben.
iş dediğin bu dönemde kolay bulunan bir şey değil ne yazık ki.
zaten en erken yaz bitince olur.

Ben olsam asgari 1 ay boyunca iş aramazdım.

Not: 6 yıldır aynı firmada çalışan personel.

5-6 ay seni idare edecek paran varsa 1 ay iş başvurusu yapmayabilirsin.

ben olsam hemen iş başvurularına başlarım. iş bulursan "ihbar sürem 8 hafta" deyip 2 ay geç başlayabilirsin.

hemen kolları sıva ve kendi işini kur

eksisozluk.com

yaklaşık 3 ay oldu yeni yeni kendime geliyorum :)

kafam iyiyken misafire yatak hazırlayabiliyorum

Evde kimse yokken deep purple' ın child in time şarkısındaki aaaahhhhh'lara çok iyi eşlik etme yeteneğim var. Şimdilik insanlardan gizliyorum. Toplum henüz hazır değil buna bence.

Yapılan kötü esprilerin komik değil de o kişiler adına utanç verici olduğunu hemen anlayabiliyorum :(

kafam iyiyken fransızca konuşabiliyorum
edit: düşündüm de, belki başka diller de konuşabiliyorumdur, keşfetmem lazım..

1950ler tipik Amerikan erkek narrator sesini aynen cikarabiliyorum.

Telepatiğim.

bazen gelecekte olacak şeyleri rüyamda görebiliyorum (bazen)

var, içinden geçebiliyorum

tencerede kalan miktarı tahmin edip uygun boyutta en küçük saklama kabını seçebiliyorum.

Severim.
Izgara Et ve tavuk/sosis/salata sosuna malzeme seklinde kullaniyorum genelde.

Ama burada bin cesit hardal var, incirli hardali peynir tabaginin yanina koyarim mesela.

bayılırım. et ve patatesin yanında. denk geldikçe.

Nefret ederim.
Soyle soyleyeyim yanlislikla icine hardal konuldu ya da koymayin diye soylemeyi unuttuysam yemegi komple cope atarim. Hardalla yemem mumkun degil.
Hardal ve ben asla yanyana gelmeyiz.

patates kızartması ve salata soslarında, mümkün olduğunca keskin hardalı seviyorum, ballısıdır ya da bilindik markaların hardalları yumuşak, tatlı geliyor

hardal tohumu alıp evde yapmayı düşünüyordum iyi oldu hatırlattın

Cok seviyorum, cok.

Her gün tüketirim. Salata sosuma koyarım, seitandan yapilmis ürünlerin yaninda severek yerim.

Sandviclere orta aciliktaki hardallardan kullanıyorum. Amerika menseelilerini asla begenmiyorum ama.

Acili orjinal Düsseldorf hardalini seviyorum. Sekersiz, katkisiz, burnu yakiyor. Kücük isletmelerinkini de denerim ama yine de son durak Düsseldorf hardali oluyor benim icin.

Dijon hardalinin tarhunlusunu çok seviyorum, kremalı sebze sotelerde kullanıyorum.

Tatlı hardalı da bretzele sürüp yemek ayrı bir keyif. Ama yılda bir iki kere.

Severim. Deliziyanin hastasıyım.

tane hardal severim, ötekini de sosisle tüketmeyi seviyorum

Hiç sevmem.

Olsa da olur olmasa da olur. Çok da fark etmiyor benim için. Ama varsa köfte ve patates ikilisinde kullanırım.

taneli hardala bayılıyorum. iyi pişmiş bir kırmızı etin üzerine sürerek yemeyi seviyorum. patates kızartmasıyla da çok güzel gidiyor.

40 yıl yemesem aklıma gelmez.

Küçük kasede yoğurtla karıştırıp tavuk yemeklerinin yanına hep yapıyorum. Hardal+yoğurt bence donmuş market burgerini fastofood burgerine çeviriyor.

Hamburger ve sandviçte çok severim, başka bir şeye koymam.

hicbi seyin yaninda sevemedim, bayagi cirkin bi tadi var bence.

çk sewerim. pattes ve hot dog (:

Bence iyiyim.

Ben de iyi olduğumu düşünüyorum ve yukarda saydıklarının hiç biri değilim :) Ama çıkarım varsa :D

Small talkda iyiyim. Öğrenciyken pazarlama vb işlerde çalıştım. Ama bu muhabbeti sevdiğim anlamına gelmiyor. Muhabbetinden keyif aldığım bir iki insan var.

Son üç dört yıla kadar bu işin kompetanıydım ama artık ya yaşlandığımdan ya da hümanist yanımı kaybettiğimden uzak duruyorum. Muhatap olmuyorum kimseyle.

Ben de iyiyim ya. İş, arkadaşlık, duygusal ilişkiler falan fena değilimdir, sağlam ilişki kurarım. Gereksiz sohbetlerim de oluyor ama. Her an her yerde alakasız biriyle boş muhabbet edebiliyorum.

Ben iyiyim.
Gerçi psikoloğum beni saymazsın sen şimdi.

iyiyim, çevremdekiler insanlarla çok rahat ilişki kurduğumu söylerler.

kesinlikle hiçbir insani ilişkimden memnun değilim

Pek sevdiğim ve becerebildiğim söylenemez ama bende dans isteği daha çok bazı yabancı elektro pop şarkılarda oluyor. Misal:
www.youtube.com

Yanlış hatırlamıyorsam eğer Akyaka' da vardı. Ormanın içinde denize yakın çok hoş bir yerdi.

Edit: Ben kalmadım ama kalan arkadaşlarım memnunlardı.

Akyaka orman kampı
Datça aktur camping

@amaranta, @akşesemttin arkadaşlar buralarda kaldınız mı? istanbul'dan gidicem buralara.. uçaktan sonra kaç saat sürer? eksi ve artıları nelerdir? bilgilendiriseniz çok sevinirim. 1 ağustos'ta gitmeyi planlyıorum.

marmaris çubucak

Gitmedim ama geçen sene araştırırken kabak koyu diye bir yer görmüştüm harika manzarası vardı.

Akyakaya uçaktan sonra 2-2,5 saatte falan ulaşırsın. Kalabalıksa çekilmez ama tenhayken çok tatlış bir mekan

Akbük
Kabak
Palamutbükü

akyaka orman kampı, datça aktur kamp ve marmaris çubucak için rezervasyon yaptırıp öyle gidin. genelde yer olmayabiliyor. gerçi bayram vs değil yer bulunur ama ortada kalmayın sonra.

tavsiyem size çıralı ya da adrasan. istediklerinizin tamamı ve daha fazlası. dediğiniz türde birçok alternatif çadır camping var.

olay değil de saçma bi olaya denk geldim yakın zamanda. thy uçuşu.

biri dedi ki ben ortaya oturamıyorum. ortaya geçecek birini aradılar. biri çıktı ama o da çiftmiş, beraber geçersek olur dedi. sonra iki boş koltuk yaratacak şekilde birinin yerini değiştirmeye çalıştılar. ortalık puzzle gibi oldu. herkes pazarlık yapıyor. iş karmaşıklaştıkça saçmalaştı. bu iskambilden yapılma kule nerede yıkılacak diye film gibi izliyorum. 4. ya da 5. kişide benim film koptu ama ayarladılar. aklım çıktı, inanamadım.

bi tane daha saçma anı geldi. adamın biri tutturdu burbon istiyor. ekonomide. ama öncesinde de içmiş, götürmüş bikaç şarap. hostes ben bi izin alıym dedi. 5 dk sonra geldi, pilota sordum, izin verdi dedi. döktü burbonu ikram ediyo, adam vazgeçti, şimdi de ben istemiyorum diyo :D

Benimki de olaylı değil ama çok tatlı bir anı olmuştu. Uçak tribülansa girmiş 10-15 saniye boyunca adeta lost başlangıcı gibi uçakta çığlıklar, bağrışlar olmuştu. Tehlike geçince hostesler koridoru yolcuları kontrol etmeye başladı. Hemen önümdeki bir amca hostesi durdurup ''Hanım kızım eşim hasta onu Ankara' ya hastaneye götürüyorum bana bir şey olursa hanım sana emanet sen onu hastaneye yetiştiresin e mi?'' demişti. Gözlerim dolmuştu.

Uçakta değil de kapıda bir olay olmuştu. Kapının açılmasına 5 dakika kala 4 izbandud gibi silahlı polis geldi, bankta oturan bi abiye yanaştılar. Adam kimliğini gösterdi. Sonra 2 polis kalabalığın önüne geçti. Öbür 2 polis te girdiler adamı kolundan götürdüler. Dedim biraz geç gelseler belki de adam yırtacaktı.

Amsterdam ucusunda elemanin teki kalkista tuvalete gidecem diye tutturdu, hostesle tartisti falan sonra sustu. Sonra tekrar ayaklanmaya calisti, 2 kez anonsla uyardi kabin amiri bunu sert bir ses tonuyla. Ben de ucakta daima koridor tarafina oturur ve ayaklari uzatirim. Bu mal en son kalkti tuvalete hizla ilerlemeye calisirken ayağıma takildi supermen gibi uctu:D

3 adet var

ekşınlı değil ama çok hüzünlü bir olaya denk gelmiştim. şu olaydaki gençlerden birinin cenazesinin taşındığı uçuşta ben de yolcuydum. o aile üyeleri içli içli ağladıkça tüm yolcular olarak bizde ağladık, kimse kimseyle göz göze gelmemeye gayret ediyordu, hiç unutamadığım bir anımdır...

www.hurriyet.com.tr

-Dubai ucusunda sarhos bi yolcuyla yanindaki tekme tokat birbirine girdi. Polis girdi ucaga. Yaklasik yarim saat sarhosu indirmeye ugrasti. En son yaka paca goturmek zorunda kaldilar.

-72 euro'luk singapur ucusunda su bile parali derken meger firmanin ilk ucusuymus. Ta gate'ten baslayan izzeti ikram ucakta hosteslerin danslariyla vs devam etmisti

- ucagin kalkmasina 45 dk kala checkin bankosuna yetisip pasaportu verince kadin bos bos suratima bakip "beyefendi bu biletin tarihi dogru fakat bir sonraki yila ait" deyince 4-5 kat para bayilmak zorunda kalmistim (sahsi malligim)

- turbulans sirasinda arkadasim stresten kahkahalar atarken ucak yere teker koyar koymaz iki ondeki adam bize dogru gelip arkadasa bi yumruk sallamisti. Bosa geldi allahtan.

- okyanus otesi ucusta yilmaz morgul'le oturmustuk. Handycam'inden sacma sapan cektigi videolari gosterip gecenin sonunda da aglamisti.

Ilk ucaga binisim 2006., muglaya gidiyorum. Ucak kalkisa gecti dehset sarsinti var. Yanimdaki iskocyali oldugunu sonradan ogrendigim hanim, once elimi tuttu. Sonra yukses sesle sarki soyledi, sarildi falan. 15 dk kadar surdu. Sarsinti gecince sorry falan dedi. Sonra bi trubulansa girdik ayni senaryo bir daha oldu :) Sohbet ettik. Fobisi varmis, evliymis falan...

bepanthol sürün belli aralıklarla eski haline dönecektir 1-2 gün içinde

Yağ sürüyorum ben. Mümkünse kantaron

@something bende kantaron yağı var ama zeytinyağı kokuyor, içinde kantaron olduğundan şüpheliyim. nereden ne marka aldınız kantaron yağını?

Ben zeytinyağı sürüyorum.

@diffarent kantaron yağı Kantaron çiçeğinin zeytinyağında bekletilmesiyle oluyor demişlerdi bana. Ondandır koku :)

evet kantaron kesinlikle.. sürün 1 saate geçiriyor, ayrıca yanık ve morluklara da iyi geliyor.

ağdadan sonra mutlaka yağ sürmeniz lazım, ne yağı olduğu fark etmez, masaj yağı, bebe yağı, inan ki tereyağı bile iş görür :) ağda çünkü su ile değili yağ ile açılıyor, hem kalan ağda yapışkanlığını gidermen lazım hem de cilde nemini geri vermen.

yüzde yağlanma vs var mı? kükürt ve katran sabunu alabilirsin ama çokça sürmen iyice yüzüne etki etmesini sağlaman lazım

Farmasinin çay ağacı özlü sabununu kullaniyordum bir ara stresli bir dönemimde ben de. Iyi geliyordu. Sabun da bu:
encrypted-tbn0.gstatic.com

çok teşekkürler, cildim de yağlanma yok fakat çene ve yanakta aşırı çoğalmış durumda.

Nilera okyanus sabununun bir faydasını görmedim

Gratis gibi yerlerde otacının kükürtlü sabunu var işe yarayabilir.

Neden sabun? Sabun önermiyor genelde dermatologlar.

Yüzünüzü nazikçe temizleyecek bir köpük ayrıca salisilik asit, çay ağacı yağı içeren bir tonik daha çok iş görecektir.

Eczanelerde dermokozmetik ürünler mevcut gidip eczacıya danışın o sizi yönlendirir, medikal bir sivilce kremi de önerir.

Uzak durmak
Bakmamak
Konusmamak
Mumkunse yol degistirmek
Ilgilenmemek

Göz göze gelmemeye çalışıyorum. Ne yapacağı belli olmaz diye :(

Ustteki cevaplar+1 acayip korkuyor sessizce ortamdan uzaklaşmaya çalışıyorum.

Aklı dengesi bozuk biri gözümü morartmisti, 2 ay o gözle gezdim.
O isteyerek yapmadı, hatta neredeyse ağlayarak "istersen şikayet et abla" dedi ama bir şey yapmadım.

Kaldı ki ben kendisini görmemiştim bile yolda. Benim yerime başkası da olabilirdi.

Bazıları en ufak bakışını yakalasa "ne bakiyorsun" diye hiddetlenebilir.

Uzak kal.

(git: )Gecen de bana biri denk geldi bir seyler sacmaladi. Yanimda da bir kiz vardi benimle. Baktim aklo yerinde degil, dogrudur dedim guldum lafi uzatmadim.
Deli dediğim de bidigin enine boyuna Hulk ebatlarinda bir sey, yanımda da kadin varken sorun ciksa hic iyi olmazdi:))

Normal bir video. Sanatçıya destek olması cidden güzel bir şey ama ağlanacak bir şey göremedim ben en azindan ben ağlamadım.

Ağlamadım, çok da etkilenmedim.

Olay güzel ama video gayet normal, etkilenmedim. Etrafta her şeyin aşırı abartıldığı bir sosyal medya duygusallığı var bence, bana gereksiz geliyor.

ben etkilendim. neden?

cünkü hayatimda her yaptigim sey benim kendi adimim. her seyi yasadim. adamin söyledigi su, ben daha fazlasini yapabilirim ama sistem müsade etmiyor. ben bunu yasadim, bunu yasayan herkes etkilenir.

her animda kavga ettim, her animda insanlarla ugrastim. ama basardim sonunda.

sadece sanat degil, yapmak istediklerini ve becerilerini kullanamayan insanin üzüntüsüdür bu video. para degil. yapabilecek seyleri olupta yapamamak acidir. bu kadar bu videonun hikayesi.

bence mantıklı, hocalarla muhabbetti ilerletip normal mülakatta işini garantiye alırsın. ayrıca bir durum oluşup programı bırakırsan zararın daha düşük olur (özel ünv için) ayrıca zaman kaybını azaltırsın.

özel öğrencilikte aldığın kredileri saydıramıyorsun :( onun dışında çok avantajlı, hocalarla tanışıklık tezli program için kolaylık.

Bence de mantıklı özellikle hocalarla tanisiklik ve kuracagin iyi diyalog sana mulakatta arti puan kazandirir. Benim de bildiğim kadarıyla özel ögrenciyken aldığın dersleri saydırabiliyorsun ama üniversiteden üniversiteye göre değişir. Yönetmeliği acip okuman ya da enstitüyu arayip sorman daha mantıklı olur. Bir arkadaşım ales sartini sağlayamadigi icin doktoraya basvuramadi ancak özel ogrenci olarak 2 ders aldi. Ve şu an doktora mulakatini geçmesi garanti gibi bir şey. Tabi dedigim gibi hocalarla iyi iletişim ve bölümü istedigine dair iyi bir imaj çizmen lehine olur.

emin değilim ama 3 ya da 4 derse kadar saydırabiliyorum eğer tezliye geçersem dün öyle okumuştum yönetmeliği. başvuruyorum o halde allah affetsin artık.

Bir süre tasarruf moduna çekilerek Muş diyorum.

mümkünse üçüncü seçenekler aranmalı.

"özel şirkette 2.500 TL maaş", " Ancak firma mali kriz içinde, son 5 aydır maaşlar 20 gün gecikmeli yatıyor", "aile şirketi burası" üstte de dendiği gibi o firma batar, batmasa dahi sürünür, sizin maaşlar 20'den 25'e oradan 35'e oradan 3 aya falan sarkmaya başlar. "ya canım kaçmıyoruz ya" derler "off paramız yok" derler.

Olabilecek iş, maaşı iyi, muş'ta harcama yapmazssın herhalde, iyi birikim yaparsın ama "bir umut memur olurum" gibi şeylere güvenip gidilir mi? senin bileceğin iş. Diyelim ki 2 sene dişini sıktın ve memur olamadın, tekrar izmir'e ya da başka bir büyük şehire gitmek istedin (ben isterdim) tekrar sıfırdan düzen, iş arama vs.

muş+1

aksi takdirde ne uzaliyorsun ne de kısalıyorsun bir de şirket batarsa vay haline

insan kaynaklarında çalışıyorsan yine insan kaynaklarında neden iş bakmıyorsun, izmir iş imkanı için bir istanbul kadar değil ama yine de bir muş da değil.

muş'tan sonra dönebilecek misin, tüm hayatını muş'ta geçirebilir misin? bunu göze almadan ben izmir diyorum.

3. seçenek aranmalı +1

kendinizi sadece bu 2 seçeneğe kaptırmayın, iş aramaya devam edin.
eğer sadece bu iki şık arasında seçim yapılacaksa 1.si derim

İzmirdeki işte devam edersen her türlü başka bir iş aramalısın zaten ama muş seçeneği de çok yeterli değil. Geri dönüşü var mı mesela, ne kadar süre mecburen orada kalmak zorunda olacaksın bunlar önemli. sırf 4500 tl için muşa gidilmez bence. Garanti bir meslek sahibi olursun, prestijli bir memuriyettir, tayin hakkın vardır falan anlarım ama şu durumda çok parlak görünmüyor.

Muşta çok güzel para biriktirirsin, kadroya da geçersin ilk seçimde. Tayin hakkın olunca İzmire geri gelirim diye düşünme, çok kolay gelinmeyebilir ama batıda başka bir yere gidebilirsin.

3. Secenek.

Bir umiutsa memurluk, kesin degilse hic girme o ise

eğer ikisi arasında kaldıysan kesinlikle muş. bu devirde 2.500 para mı asgari ücret o kadar zaten.

yaş kaç? o da önemli bir faktör.

muş yani izmir'e hayli uzak üstelik iklim farklı, kültür farklı. yaparım ben diyorsan muş'a git derim ben de.

izmir'de iş ara, iş bulana kadar mevcut işine devam

muş

muştayken de o ilde veya çevre illerde yüksek lisans yapın, dilinizi geliştirin, alanınızla ilgili en az 1 teknik program öğrenin(mesela R). bu süre zarfında da yaşamak istediğiniz illerdeki iş ilanlarını takip edin.

işini deli profesyonel yapan kişilerin izmirden kayseriye, ordan da bir doğu iline gittiğini gördüm. amaç bir yandan gelirlerini artırırken diğer yandan cv'lerini geliştirmekti. ki bu dediğim kişiler koç holdinge bağlı bir şirkette yöneticiydi izmirde.

İzmir'den Muş'a gittiğinizde büyük bir boşluk hissedeceksiniz. Yapılacak hiçbir şey yok İzmir'e nazaran. Yukarıda belirtildiği gibi tamamen kendinizi geliştirmeye odaklanırsanız, devlette kadro alamasanız dahi tekrar büyükşehirde çalışma fırsatınız artar.

Muş' u seçerdim ben.

3. seçenek +1

Muş'tan İzmir'e geçmek travmatik olur +1

ben hep 155'i ararım ama bir halta yaramıyor. işlem yapılabilmesi için karakola gidip bizzat, isimle şikayetçi olmak gerekiyormuş; saçmalığa bak. sanki trafik ihlalleri toplumsal bir sorun değilmiş gibi.

Ben de 155' arayip yaptığım şikaytlerde bir sonuç alamamistim sari cizgilere park eden araçlar icin. Aramamdan sonra hâlâ park ediyorlardi.

video veya fotograf cekip emniyetin internet sitesindeki ihbar kismindan sikayet ediyorum. bu sekilde yapilan sikayetleri mutlaka inceliyorlar. hatta son durumu da mail atiyorlar.

ozellikle arabaya cakar taktiran barzolari sikayet ediyorum. sisteme sikayeti kaydediyorlar ve ilk trafik kontrolune denk geldiklerinde sistemde sikayet cikiyor ve arabayi kontrol ediyorlar.

trafik mudurluklerine gonderilen bilgi mailine sizi de ekliyorlar.

egm nin uygulaması var fotoğraf atıp ihbar etmelik ama işe yarıyor mu bilmiyourum.

Telefonun netini kapatmayi kastediyorsan onu ben de yapıyorum. Telin hucresel verisini ve wifisini kapatiyorum. Ancak sabit internet modemi olan Wifiyi denemedim.
Edit: Şimdi düşündüm de eve ilk internet bağlattigimiz yillarda yapmis olabiliriz:/

ben evden 2 - 3 günlüğüne ayrılacak olsam bile buzdolabı hariç tüm sigortaları kapatırım, suyu da kapatırım.

uzun süreli gideceksem buzdolabını da boşaltıp kapatırım. ama öyle evden çıkarken gece yatarken internet kapatmam.

mobil veri olur, sabit internet için modem olur...

ama sorduğun gece rahatsız edilmemek için telefonun wifisini, hücresel internetini kapatmaksa onu da yapıyorum.

tatile gittiğimde evden bir hafta falan uzaksam modemi kapatıyorum

365gun 24 saat telefonun da evdeki modemin de interneti aciktir bende.
Geceleri interneti kapatacak kadar ayrintili yasayacak uzun omrum yok.

normalde kapatmıyoruz ama tatile giderken evde prize takılı fiş bırakmıyorum buzdolabı haricinde.

Evet modemi fisten cekiyorum. Uyurken neden extra elektromagnetik vs. alanina magruz kalayim? Arti aksam geliyorum, 4 saat kullanacagim alet neden 24 saat fiste kalsin? Ucuncusu televizyon kapali ama fiste iken gunduz televizyonumuz yandi eve itfaiye falan geldi, cok anne dusuncesi ama prizde birakmak mantikli degil, 2 ay kurum temizledik evden ceken bilir.

Hücresel - WiFi hepsini kapatırım, hatta telefonu sessize alıp titreşimi de kapatırım. Uyku kadar zevkli bir şey yok.

Benim hücresel veri dahil 7/24 açık. WiFi bağlıyken bile kapatmıyorum telefonun internetini. Modemi falan da kapatmam hiç.

2019 yılı ile alakasını kuramadım ancak ben de uyurken, önemli toplantıya girerken kapatırım. Bildirim gelmesin, dikkatim dağılmasın diye.net açık oldu mu muhakkak ele alıyorum çünkü.uyurken kapatmamın diğer nedeni de telefonumun durduğu yerde şarjını yemesi.

Telefonun internetini kapatıyorum gecenin köründe x uygulamadan saçma sapan sesli bildirim gelip de uykumu kaçırmasın diye.

Onun dışında modem açık duruyor. Başka odada zaten, aynı odada olsa kapatabilirdim onu da.

Hayır.

Ben komple telefonu kapatıyorum.

her gece modem fişi çekerim. telin de hücresel kapatırım

hücresel veri, wi-fi 7/24/365 açık. sadece online olmak istemediğim zaman tel bağlantılarını kapatıyorum.

başkan, kuzum.

dostum.

hocam

Hatun
Kanka
Kanki
Bebişim
Aşkım

tanimadigim birinin bana birader diye hitap etmesine uyuz olurum

Beybisi. Bunu duydugum an sinir krizleri gecirip yerlerde kivraniyorum ben.


Moruk. Bunu da sevmiyorum ben pek.

birader, kardeşşş (ş baskılayarak)

ömrüm

Kanki, kanka (hatta kannngaa), baba, babacım

Bu arada kuzum hitabını çok severim ben, hele de canım babam diyorsa.

kanka
dostum

gülüm
kanka

Samimiyet ya da tanışıklık olmayan kişinin "canım" hitabı.
Bayan.

net bir şekilde "baba" bu benim için. Kendi anasına söver gibi...

aslan diyen birini tokatladım bi kere.

canım

Yok.

duyurunun içini bile yazmama izin vermedi lanet olsun... kopyala yapıştır yapıyorum cevap olarak yazmak için ama onu da almıyor...

Mobilde sık sık kesinti oluyor, wifi normal gibi

sıkıntı yok.

Sıkıntı yok. Nerelerdeydin yahu seneler oldu...

@balik kraker, düşün işte interentim o kadar sıkıntılı ahah (pardon)

ya gmaile bile giremiyorum, girsem mailler açılmıyor vs.. bilgisayara birisi bişeyler mi attı naptı anlamadım :(

b) ofis boy muyum?

çekiver eline mi yapışır

valla hesabimi esim/anam/sevgilim kontrol ediyor abi elimde olsa ceker veririm, canimsin cigerimsin kardesim :)))

1, 2 kere olur insanlık hali dersin ama sürekli olmaz. aynen söyle